Birleşmiş Milletler 1977’de 8 Mart’ı “Dünya Kadın Günü” olarak kabul etti.
Bu özel gün nedeniyle kadınlar din, dil, ırk ayrımı yapılmaksızın "8 Mart Dünya Kadın Günü''nü kutluyorlar. Ancak ülkemizde Cumhuriyetin kuruluşunda Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk;
“Daha selametle, daha dürüst olarak yürüyeceğimiz bir yol vardır. Büyük Türk kadınını çalışmalarımızda ortak yapmak, hayatımızı onunla birlikte yürütmek, Türk Kadınını ilmî, ahlakî, içtimaî, iktisadî hayatta erkeğin arkadaşı, yardımcısı yapmak yoludur…” diyerek, o yıllarda kadınımızın hak ettiği yere gelmesi gerektiğini tüm ulusa ilân etmiştir. Ancak, bizler onun işaret ettiği bu konuya gereken özeni gösteremedik. Eğer bunu başarsaydık günümüzde kadın konumu ile ilgili toplantılar, açıkoturumlar düzenlememize gerek kalmayacaktı. Şairin dediği gibi,
“Köyde tarlada, kentte fabrikada çalışır / Hayatın zorluğuna gün geçtikçe alışır /
Sanılmasın ki arzularına hep kavuşur / Hayal perdesinin süsüdür kadınlarımız…”
Sanılmasın ki arzularına hep kavuşur / Hayal perdesinin süsüdür kadınlarımız…”
Öyleyse kadının öğrenme, düşünme, üretebilme, çalışabilme, özgür ve güvenli olabilme yolunda beklediği saygın kimliği zaman geçirmeden kendilerine vermek zorundayız. Yoksa kadına ilişkin sorunlar İranlı yazar Sadık Hidayet’in bir satırında çok güzel ifade ettiği gibi,
“Yaralar vardır cüzam gibi kapanmayan…”
No comments:
Post a Comment